Türkiye, halkının büyük çoğunluğunun Müslüman olduğu bir ülkedir. Hac ibadeti, İslâm'ın ibadetlerdeki beş temel şartlarından biri olduğu için, her yıl milyonlarca insan hac ibadetini yerine getirmek istemektedir.
Hac mekanları Mekke ve Medine'nin sınırları içerisinde olduğu despot Suudi yönetimi, beceriksiz uygulamaları sonucu Müslümanların temel ibadetlerini yapabilmesinin önüne sayısız engeller çıkarmaktadır. Her ülke için zorunlu tuttuğu kota uygulaması da bunlardan biridir.
Kota dolayısıyla Türkiye'de hacca gideceklerin kura ile belirlendiği bilinmektedir. Bu yıl da çekilmiş olan kura sonuçları 10 Ocak 2020 tarihinde ilan edilmiştir.
Kura'da ismi çıkan hacı adaylarının yüzde kırkının özel seyahat şirketlerini tercih hakları olduğu ve bunun için 13 Ocak 2020 günü saat 08.00 de sistem üzerinden tercih yapabilecekleri ilan edilmiştir. Ne yazık ki, saat 08.00 de sisteme giren hacı adayları, şirket kotasının dolduğu uyarısı olan bir yazı ile karşılaşmışlardır.
Türkiye'nin 83.430 kişilik hac kontenjanı vardır. Bu rakamın yüzde kırkı 33.372 kişi yapmaktadır. Ve bu kadar sayının on saniye içinde dolmuş olması mümkün gözükmemektedir.
Hac kurası çıkan insanlar, haklarını kaybetme endişesi ile Diyanet'in fiyat, tarih ve konaklama seçeneklerini tercih etmek zorunda kalmışlardır. Ve şirketlerin fiyatlarından çok daha fazla paralar ödemişlerdir. En azından rekabet ortamının oluşmasına engel olunmakta insanların fiyat konusunda alternatif rakamlara ulaşması engellenmektedir.
Bir şekilde şirket kotasından faydalanma imkanı bulabilenler için yapılan uygulama ayrı bir vahamet taşımaktadır. Kişi, şirket ile anlaştığı fiyatı, şirket adına Diyanet'in hesabına yatırmak zorunda bırakılmaktadır. Diyanet, hacca gitme zamanı gelene kadar bu parayı hesabında tutmakta, faiz geliri elde etmekte ve ancak hacca gitme zamanı şirkete ödemesini yapmaktadır. İbadeti faiz gelirine alet etmeye, insanların ibadet isteğini dinen haram olduğu tartışmasız bir uygulamaya zorlamak bir hak ihlali olması yanında büyük bir vebaldir.
Diyanet, kamu gücünü kullanarak haksız rekabet oluşturmuştur. İbadeti, ticaretine karıştırmaya hakkı yoktur.
MAZLUMDER olarak, Diyanet'in, insanların ibadetlerini özgürce yapma, ticari şirketlerin eşit şartlarda rekabet etme haklarını ihlal eden bu tavrını şiddetle kınıyoruz. İlgili bakanlıkları konuya sahip çıkmaya ve haksızlığı giderme hususunda gereğini yapmaya çağırıyoruz.
Derviş Argun
MAZLUMDER Konya Şube Başkanı