Konya Numune Hastanesi Raporu

14.11.2006 günü sabahı A.F.G. hastane personeli ile birlikte film çekimine iner. Görevli bayan teknisyen tarafından ciğerlerinden filmi çekilir. Ciğer filmi çekildikten sonra, A.F.G. orada bulunan erkek görevliye, testislerinden film çekilmesi gerektiğini söyler. Görevli, bu bayan o filmi çekemez der. A.F.G. durumu Dr. Celal Tütüncü`ye iletir. Dr. Celal Tütüncü,nasıl çekemezmiş, ben onlara gösteririm ifadesini kullanır. Oysa, erkek görevlinin bu bayan o filmi çekemez derken belirtmek istediği, o filmi (ultrasonu) çekecek birim ve görevlinin farklı olduğunu anlatmaktır. Onca fırtınayı koparan da bir hizmetli tarafından söylenen bu beyandır.

14.11.2006 günü öğleden sonra Dr. Ayşe Yüceaktaş`ın mesaide olduğu saatlerde A.F.G. nin ultrasonu yine mesaide olan Dr. Levent Bey tarafından çekilir. Hasta ameliyata alınır. Testisinin birisi alınır daha sonra da taburcu edilir.

Dr. Celal Tütüncü, ultrasonun bayan görevli tarafından çekilmediğini raporuna geçer. Bu rapor üzerine hastane başhekimi tarafından personele durum sözlü olarak sorulur. Gerekli izahlar alınır. Ancak yazılı bir işlem yapılmaz.

OLAYDAKİ USULSÜZLÜKLER

Hasta A.F.G.nin Konya Numune Hastanesine intikalinden sonra, ilk ihmal ilk muayeneyi yapan Dr. İskender Nesimioğlu tarafından yapılan muayenede oluşmuştur. Yaklaşık iki gündür ağrıları geçmemiş ve sağlık ocağı tarafından sevk edilmiş bir hastanın yatacak yer olmadığı gerekçesiyle yatışının yapılmaması, önemli bir şey yok beyanı ile gönderilmesi, önemli bir şeyi olmayan hastanın gerekirse muayenehanesine gelmesi için neden kart verildiği izah edilemez bir durumdur.

Dr. Celal Tütüncü, resmi olarak tam gün hastanede çalışan, dışarıda muayenehanesi olmayan bir doktordur. Böyleyken, dışarıda muayene etmesi ve muayene ücreti alması, zor durumda olan hasta üzerinden kanuna aykırı bir haksız kazanç teminidir.

Numune Hastanesinin röntgen ve ultrason servisi randevu usulü ile çalışmaktadır. Ancak "acil" kaydı bulunan talepler randevuların önüne alınmaktadır. 14.11.2006 günü sabah mesaisinde bulunan Dr.Kezban Arbağ randevulu tüm hastaların röntgenlerini çekmiş, ultrasonlarını çekmiştir. A.F.G.nin tedavisini yapan Dr.Celal Tütüncü`nün ultrason isteğini "acil" kaydı ile istememiş olması A.F.G.nin testislerinden birinin alınmasının en önemli sebeplerinden biri olup önemli bir ihmaldir.

Dr. Celal Tütüncü`nün, A.F.G. tarafından kendisine bayan görevli olduğu için testis ultrasonunu çekmediler ifadesi üzerine öncelikle hasta sağlığını düşünüp konuyu araştırıp çözümünü bulması gerekirken, "ben onlara gösteririm" şeklinde beyanı, problemin çözümünden çok hasta üzerinden görülmeye çalışılan bir hesap olduğu izlenimi vermektedir.

Yine konunun uzmanları tarafından, A.F.G.nin durumunda olan hastalara kesin teşhis konulabilmesi için çekilmesi gerekenin ultrason olmadığı, daha gelişmiş bir teknoloji olan ’Sktoral Renkli Doppler Us’ istenmesi gerektiği belirtilmiştir.

Dr.Celal Tütüncü’nün raporundan sonra, -her ne kadar soruşturma açılması için yasal süre geçmemişse de-hastane başhekimliğinin olayın detayına inip ihmali bulunanlar hakkında gerekli işlemleri yapmaması ve sadece sözlü bilgi alışıyla yetinmesi bir ihmaldir.

OLAYIN TESETTÜR BOYUTU


Üç gün süren araştırmalarımız sonucunda heyetimiz bu olaya tesettürün nasıl karıştığını anlayamamıştır.
Kendileriyle hem hastane içerisinde hem hastane dışarısında görüşülen Dr. Kezban Arbağ ve Dr. Ayşe Yüceaktaş özel hayatlarında başörtülüdürler. Hastanede başörtülü değillerdir. Aynı serviste özel hayatlarında da başörtülü olmayan bayan personel de vardır.

Tüm bayan doktorlar tarafından daha önce aynı ultrason çekilmiştir. Bu ultrasonun uygulandığı erkek hastalar ve hangi doktorlar tarafından çekildiğine ilişkin kayıtlar mevcuttur.

Böyle bir ihmal olayında, ihmal kim tarafından gelirse gelsin sorumlusu hakkında gerekli işlemi yapmak önemlidir. Ortada bir sağlık ihmali ve sağlık hakkı ihlali var iken, konunun tamamen farklı mecralarda tartışılması sadece ihlalleri artıracaktır.

Ayrıca, hastanede de başörtülü çalışılıyor olmasının saklanması- gizlenmesi gereken bir durum gibi davranılması, başörtülü çalışan insanların çok ağır suçlar işliyormuş gibi gösterilmesi kabul edilemez bir tavırdır.

Başörtülü çalışmanın önünde hukuken hiçbir engel yoktur. Kanunen ise, 657 Sayılı Yasanın 125/A-g bendi gereğince ’uyarma’ cezasını gerektirmektedir. Tekrarı halinde tekerrür hükümlerine göre verilebilecek bir üst ceza ’kınama’ cezası olup bunun üstünde verilebilecek bir ceza yoktur. Yargıçların yorumlarına göre şekillenen demokrasiden hukukun egemen olduğu günlere geçtiğimizde bu gerçekler görülecektir.

OLAYIN HABERLEŞTİRİLME BOYUTU


İhmallerin soruşturulması, hak ihlallerinin tesbiti A.F.G.nin alınan testisini geri getirmeyecektir. Benzeri binlerce olayın yaşandığı ülkemizde sağlık skandallarının elbette üzerine gidilmeli, ihmallerden elbette kamuoyu haberdar edilmedir.

Bunlar yapılırken, mağdurun kimliği deşifre edilmemeli, kamu oyu nezdinde rencide edilmemelidir. Mağdur A.F.G. rencide edilmiş, yengesi ve abisi ile çektirdiği fotoğrafta, yengesi sevgilisi gibi tanıtılmıştır. Bu durum köyünde alay konusu olmuştur.

Keza, ihmali gözükenlerin soruşturma devam ederken suçluymuş gibi deşifre edilmesi, onların kişisel tercihleri üzerinden belli bir toplum kesimini zan altında bırakıcı yayınlar en basit gazetecilik ilkeleriyle bağdaşmamaktadır. Doktorlar Kezban Arbağ ve Ayşe Yüceaktaş’ın dışarıda başörtüsü taktıkları, hastanede peruklu oldukları kimseyi ilgilendirmemelidir. Sorgulanması gereken kimlikleri ve özel tercihleri değil yaptıkları iş olmalıdır.

Haberin dayandırıldığı olayın doğruluğu iyi araştırılmalı, doğruluğundan emin olunmayan bir haber manşete çekilmemelidir. Daha önce defalarca aynı ultrasondan çekmiş bayan doktorların cins ayrımı yaptığını haberleştirmek kişilik hakkı ihlalidir.

Olayın haber olarak veriliş biçimi Basın Kanunu hükümlerine aykırıdır. Olayı ilk olarak haberleştiren Hürriyet Gazetesi’nin bağlı olduğu Doğan Medya Grubu Yayın İlkelerine aykırıdır.

İnsan sağlığına yönelik ihlaller yönünden daha dikkatli değerlendirilmesi gereken bir olayın ideolojik yaklaşımlara kurban edilmesi üzüntü vericidir.

YAYIN BİLGİLERİKategori Adı Yurt İçi RaporlarTarih 2006-12-21
Şube ve Temsilcilerimiz
konya
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği - MAZLUMDER Konya Şubesi
Adres: Şems-i Tebrizi Mahallesi Mazhar Babalık Sokak Adalet İşhanı Kat:1 No: 12 Daire 109 Karatay/KONYA
E-posta: konya[a]mazlumder.org | Telefon: 0 332 353 36 37 | Faks: 0 332 353 36 37

Ziyaretçi Sayımız : 4643601